Kaynak Kritiği ve Tehcir Olayında Belge Tahrifatı – Johannes Lepsius Örneği- (3 belge ile birlikte)

Mustafa ÇOLAK  BELLETEN, Cilt: LXVI - Sayı: 247 - Yıl: 2002 Aralık, 247

Atatürk'ün "Tarih yazmak, tarih yapmak kadar mühimdir. Yazan yapana sadık kalmazsa değişmeyen hakikat, insanlığı şaşırtacak bir mahiyet alır" sözü, tarih metodolojisi açısından irdelendiğinde, adeta bugünkü Avrupalıların "Ermeni meselesine" bakış açıları göz önünde bulundurularak söylenmiş gibidir. Tarih yazıcısı, çalışmalarının yöntemsel ve felsefi eleştirisine subjektif bir eğilim ile yaklaşmak yerine, tarih metodolojisinin ortaya koyduğu araştırma tekniklerine güvenmeyi tercih eden kişi olduğu ölçüde bilimsel olur. Bilimsel ölçünün iki temel öğesi olan gerçeklik ve kaynak belirtme meseleleri ise tarih ilmi araştırmalarındaki can alıcı noktayı teşkil etmektedir. Tarihçi, özünde bu iş ne denli güç olursa olsun, geçmişteki insanları n eylem, düşünce ve harekete geçirici nedenlerini, kendi mevcut inançları na doğrudan başvurmadan, bilimsel anlamda kavrayabilmek için çaba göstermek zorundadır. Ancak, geçmişi anlamaya yönelmek pek çok problemi beraberinde getirmektedir. Özellikle yakın tarihimize ait çok sayıda belgenin elde mevcut olması, tarih yazıcılarını, bir "belge seçiciliği" yapmaya zorlar. Belge seçiciliği yapılırken tarih metodolojisinin öngördüğü, belgenin doğruluğu, güvenirliliği, tarafsızlığı ve o dönem şartları içerisindeki yeri gibi kriterlerin önemi, bugün tarih bilimi açısından vazgeçilmezdir. Ayrıca geçmişte hangi olayların ve belgelerin önemli, hangilerinin önemsiz olduğuna ilişkin yargıların, "bugünkü kaygılara göre" yönlendirilmesinin tarih bilimi ile bağdaşmayacağı aşikardır.

Bu bağlamda Birinci Dünya Savaşı sırasındaki "tehcir olayına" ve "Ermeni meselesine" bakacak olursak; konuyla ilgili yerli veya yabancı bir çok belgenin değerlendirildiğini ve çok sayıda eserin ortaya konulduğunu görürüz. Ancak bunca çalışmaya rağmen, Ermeni meselesinde Batı menşeli araştırıcılar ile Türk araştırıcıların birbirinden farklı ve bazen de birbirine ters düşen sonuçlara ulaştıklarını biliyoruz. Bu farklılıklar ve zıtlıklar ile Ermeni meselesinin tarihi gelişimi ve bu gelişimin sebeb olduğu "tehcir olayı" burada ele alınmayacaktır. Biz burada daha çok, Avrupalı bazı tarihçiler ile Türk tarihçilerin "Ermeni meselesinde" farklı sonuçlara ulaşmalarındaki nedenleri irdelemeye çalışacağız. Özellikle "birinci el kaynakların" nasıl kullanıldıkları üzerinde kısaca durduktan sonra, esas olarak Ermeni asıllı Alman tarihçi Johannes Lepsius'un, Alman Dışişleri Bakanlığı Arşivi'ndeki Birinci Dünya Savaşı dönemi Ermeni meselesi ile ilgili belgeleri yayımlarken "belge seçiciliği" konusundaki subjektişiği ve daha da önemlisi eserinde yer alan, bizim şimdiye kadar tesbit edebildiğimiz üç belgenin tahrifatı üzerinde duracağız.

Metnin tamamı için tıklayınız...